Birliğimize,
dirliğimize ve kardeşliğimize karşı girişilen bu saldırı nice yüreklere ateş
düşürmüş, nice ocakları söndürmüştür.
Terörün etnik kökeni, ideolojisi,
dili, inancı, cinsiyeti, yaşı ne olursa olsun ayrım yapmadan, insanlığa karşı
girişilen en alçakça saldırı olduğu bu menfur olayla bir kez daha görülmüş,
terörün ırkının, dilinin, dininin, mezhebinin, renginin ve ideolojisinin
olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.
Bir yanda 7 Hazirandan bu tarafa
tam 157 vatan evladımız, askerimiz, polisimiz alçakça şehit edilirken diğer
tarafta da sivil vatandaşlarımızın da bombalar, tuzaklar,suikastler yoluyla
canlarına kastedilmektedir.
Şu
ana kadar Ankara'daki saldırıda 95 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ifade
edilse de 80 milyon yurttaşımız da yüreklerinden yaralanmıştır. Nedensiz yere, suçsuz bir insanı
öldürenin bütün insanlığı katletmiş sayıldığı mümtaz bir dinin mensuplarıyız.
Hiç kimsenin masum birinin yaşama hakkına müdahale etmesini, elinden almasını
kabul etmemiz mümkün değildir.
Askere,
polise kurşun sıkan, bombalarla kahpe pusular kuran, alçakça sırtından
kurşunlayanlarla, sivil vatandaşlarımızın canlarına kast edenler aynı güç
odaklarının piyonlarıdır.
Bugün
şehitlerimiz için yüreklerimiz yanmakta, katledilen vatandaşlarımız için
yüreklerimiz parçalanmaktadır.
Bu
ülkenin doğusuyla, batısıyla, güneyi ve kuzeyiyle her köşesindeki vatandaşlarımız bizim için birdir; aynı
değerdedir.
Biz
Türkiye Kamu-Sen olarak, nereden gelirse gelsin, kime karşı gerçekleştirilirse
gerçekleştirilsin, terörün her şekline ve her türlüsüne lanet olsun diyor,
hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar
diliyoruz.
İnanıyoruz
ki, aynı acıyla yandığımız, aynı mutluluklara sevindiğimiz bu topraklarda
bizleri birbirimizden ayırmaya, aramıza nifak tohumları sokmaya kimsenin gücü
yetmeyecektir.
Buna
karşın tarihimizin en büyük terör saldırısına maruz kaldığımız, 2 ay gibi kısa
bir zaman diliminde 157 askerimizi, polisimizi kara toprağa verdiğimiz şu
dönemde ülkemizin bir Ortadoğu bataklığı haline getirilmek istendiği asla
gözlerden kaçmamalı, Türkiye'nin
hızla bir toplu ölümler ülkesine dönüştüğü gerçeği gözardı edilmemelidir.
Cumhuriyetimizin
başkentinde, Emniyet, MİT, Genel Kurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı gibi Devletimizin kalbinin attığı bir
bölgede, nasıl olup da teröristlerin ellerini kollarını sallayarak tarihin en
ağır saldırısını gerçekleştirebildikleri mutlaka sorgulanmalıdır.
Güneydoğu'da
nasıl olup da tonlarca patlayıcının kimseden habersiz yollara döşendiği mutlaka
sorgulanmalıdır.
Eşlerinin,
çocuklarının gözleri önünde, evinde uyurken katledilen askerimizin, polisimizin
Nasıl böyle korumasız bırakıldığı mutlaka sorgulanmalıdır.
Saldırıların
toplu katliamlara dönüştüğünü, vatandaşlarımızda korku ve panik havasının hakim
olduğunu, terör saldırılarının ve buna bağlı can kayıplarının sıradanlaştığını
üzülerek görmekteyiz.
Hal
böyleyken, ülkemizi kan gölüne döndürme azminde olanların, büyükşehirlerimize
kadar sızarak eylemler gerçekleştirebiliyor olması, bir istihbarat ve buna
bağlı bir güvenlik zaafiyeti yaşandığının en büyük ispatıdır.
Eğer
Cumhuriyet tarihimizde geride bıraktığımız 92 yılda yaşamadığımız acıları son
bir kaç ay içerisinde yaşamışsak, elbette bunun bir bedeli de olmalıdır.
Öncelikle
yüzlerce askerimizi, polisimizi, vatandaşımızı toplu katliamlarla katleden
hainler ve bunların azmettiricileri bir an önce bulunup, adaletin karşısına
çıkarılmalıdır.
Ortadoğu'da bizden habersiz yaprak bile
kımıldamaz diyen sayın Başbakan, bugün nasıl olup da bir bomba ile 13
polisimizin, 16 askerimizin katledilebildiğini, Devletimizin merkezinde
bombaların patlatıldığını, yüzlerce vatandaşımızın canına kast edildiğini izah
etmek, bu işin sorumlularından hesap sormak zorundadır.
Gidenler
gitmekte, gözü yaşlı analar, babalar, evlatlar geride kalmaktayken, hiç
kimsenin bu sorumluluğu üstlenmemesi kabul edilemez.
İçte
ve dışta, en değerli varlığımız olan Devletimizi yok etmek için faaliyet
gösteren sayısız odak varken, istihbarat teşkilatımızın nelerle meşgul olduğu,
İçişleri Bakanlığı'nın
hangi konulara öncelik verdiği sorgulanmalıdır.
Yurdumuz
bir kan gölüne dönmüşken, istihbaratımız nasıl bir gaflet uykusundadır ki, hala
bir türlü uyanamamaktadır!
Ülkemizin
bir Ortadoğu bataklığına dönüşmemesi için terörden arındırılarak, hesap
verebilir bir demokrasiye yönelmesi zorunludur.
Bir
kere daha bu hain saldırıları gerçekleştiren, topraklarımızın bütünlüğüne kastı
olan tüm terör faaliyetlerini lanetliyoruz. İnanıyoruz ki; ülkemizin milli
birlik ve bütünlüğünü bozmak, milletimizin bu coğrafyada huzur ve güven
içerisinde yaşamasına engel olmak gibi kirli emelleri olan hiçbir odak başarıya
ulaşamayacaktır.
Türkiye
Kamu-Sen olarak bu düşüncelerle, ülkemize, milletimize, birliğimize ve
huzurumuza yönelen bu cani ve insanlık dışı saldırıyı kınıyor,
şehitlerimiz başta olmak üzere saldırılarda hayatını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 12.10.2015
Bilal
TÜRK
Türk
Eğitim-Sen Şube Başkanı-Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi
0 yorum:
Habere Yoğunlaşın
Ve Ne Düşündüğünüzü 'Bizimle paylaşın... !