
Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'in Karabağlar ilçesinde
inşa edilen, Karabağlar Belediyesi Atatürk Yükseköğrenim Kız Öğrenci Yurdu
açılış törenine katıldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu açılışta
yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Efendim
hepinize merhabalar. Sayın Bakanım, değerli il başkanları, milletvekili
arkadaşlarım, belediye başkanlarım, değerli Karabağlılar, sizlerle beraber
olmaktan son derece mutluyum. Güzel bir şey yapıyoruz, hep beraber güzel bir
şey yapıyoruz. Kız öğrenci yurdunu açıyoruz, çocuklarımız orada kalacaklar. Az
önce sunucu arkadaşımız söyledi, gerçekten de bu yurtta kalan kızlarımızın
anneleri ve babaları üzülmesinler, onlara sahip çıkıyoruz. Bizler sahip
çıkacağız, sizler sahip çıkacaksınız, Karabağlılar sahip çıkacak, belediye
başkanlarımız sahip çıkacak hep beraber.
Az önce
onlarla kısa bir sohbet ettik. Bir arkadaşımızın söylediği şu oldu, kız
kardeşimizin söylediği şu oldu, “Üniversiteyi bitirdiğimizde iş bulacak mıyız”
diyor. Umutsuzluğun geldiği bu nokta beni üzdü ve ona şunu söyledim, “Bu sorunu
aşmanın tek bir yolu var üretmek…” O
nedenle biz üreten Türkiye diyoruz. Türkiye üretmeli, fabrikada üretmeli,
tarlada üretmeli, üniversitede bilgi üretmeli, hayatın her alanında üretmeli.
Üreteceğiz, istihdam alanları yaratacağız ve gençlerimiz oralarda çalışacaklar.
Dolayısıyla hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmaması lazım.
Eğer biz bunu
birlikte yapabilirsek, birlikte mücadele edebilirsek bütün sorunları aşarız.
Şunu genç arkadaşlarıma söylemek isterim, Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir
sorunu yoktur. Beraber çözeceğiz, birlikte çözeceğiz, sizlerle birlikte
çözeceğiz. Çünkü biz gençlerimize, kızlarımıza, erkeklerimize güveniyoruz.
Onlar bizim geleceğimiz ve onlar bizim umudumuz. Onlar okudukça, onlar çalıştıkça,
onlar ürettikçe elbette arkadan gelen yeni nesil daha güçlü bir Türkiye’yi daha
yukarılara taşıyacaktır. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte, eğer bir
kavgaysa kavgayı birlikte yapacağız. Mutlaka ama mutlaka Mustafa Kemal’in
gösterdiği hedefi yakalayacağız ve aşacağız. Bu bizim boynumuzun borcudur.
Daha güzel
adımlar atacağız. Kadının okuduğu, yetiştiği bir toplumda eğitim düzeyinde bir
sıçramayı gerçekleştirebiliyoruz ancak. O nedenle kız çocuklarının okuması çok
ama çok önemli. Onlar bize dillerimizi öğretecekler, onlar bize geleceği
anlatacaklar, onlar çocuklarına güzel ninniler söyleyecekler. Onlar güzel bir
Türkiye’yi nasıl inşa ettiklerini, nasıl okuduklarını, hangi sorunlarla
karşılaştıklarını ve o sorunları nasıl azimle ve kararlılıkla aştıklarını
anlatacaklar. O nedenle siz nasıl bu gençlerimize güveniyorsanız ben de aynı
kararlılık ve yüreklilikle onlara güveniyorum. Onlar bizim geleceğimiz ve onlar
bizim umudumuz.
Hepinizin
huzurunda, üniversiteyi kazandılar geldiler buraya onlar çalışacaklar,
üretecekler, mücadele edecekler. Tabi onlara şunu da söylemek isterim. Hayatın
her alanını dikkatle izleyeceksiniz, okuyacaksınız, çalışacaksınız. Siyaset
kurumunu da yakından izlemelerini isterim. Çünkü siyaset toplumun sorunlarını
çözmek için en önemli kurumlardan birisidir. Siyasetin doğru yapıp yapmadığını
akıl terazisinde ölçmeleri gerekiyor. Siyaset doğru yaparsa, siyaset kaynakları
dikkatli kullanırsa, az önce belediye başkanımız şunu söyledi, kıt kanaat
gelirlerle, belediyenin sınırlı gelirleriyle güzel işler yapmaya çalışıyoruz.
Bizde çok sık kullandığımız bir deyim vardır, yetim hakkı yememek diye bir
kavram vardır. Yani sizlerin ödediğiniz vergileri kamu yöneticileri harcarken
sizlere hesap vermek zorundadırlar. Parayı siz ödüyorsunuz başkaları harcıyor.
O zaman parayı harcayanların sizlere, yani vatandaşa, gençlerimize,
yaşlılarımıza, çocuklarımıza hesap vermesi lazım. Hesap veren bir siyaset,
Türkiye’nin geleceğini sağlıklı çizen bir siyasettir.
Eğer
Türkiye’de 17 yılda hala yurt sorunu çözülememişse bu sorunun ayıbı siyaset
kurumuna aittir size değil. Siyaset kurumu bu sorunu çözebilir mi? Evet
çözebilir. Az önce sunucu arkadaşım dedi ki, “CHP iki yılda çözecek.” Hayır,
bir yılda çözeceğiz. İnşaat yapmak çok kolay, yer de kolay. Bütün mesele bu
sorunu çözmek. Sıcak suyu olan, soğuk suyu olan, geniş bant internet erişimi
olan, hiçbir annenin ve babanın gözünün arkada kalmadığı bir imkanı sağlamak
zorundayız gençlerimize. Neden sağlamak zorundayız? Onlar Türkiye’nin umudu da
ondan. Onlar Türkiye’nin geleceği de ondan. Onlar bizi aydınlık geleceğe
taşıyacaklar da ondan. O nedenle biz onlara her türlü desteği vermek
zorundayız. Bu siyasetçi olarak da benim görevim, vatandaş olarak da benim
görevim, bayrağını seven birisi olarak da benim görevim, vatanını seven birisi
olarak da benim görevim.
Ve biz bu
görevimizi yaparken hiçbir ayrım yapmayacağız. İster doğudan, ister batıdan,
ister güneyden, ister kuzeyden, kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa
olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün insanlarımızı kucaklayacağız. Yeni bir
siyaseti başlatıyoruz aslında. Herkesi kucaklayan bir siyaset, kavgadan uzak
bir siyaset, dostlukla inşa edilmiş bir siyaset. Doğruları söyleyen, yanlışa
karşı duran ama yanlışa karşı dururken de yılmayan ve kararlılıkla yanlışsa
yanlış olduğunu söyleyen bir siyaset anlayışıyla yola çıktık ve devam ediyoruz.
Yerel
yönetimlerde bir başarı sağladık, çok güzel bir başarı sağladık. Sıra geldi
ikinci etaba. İkinci etapta da göreceksiniz beyefendiyi aşağıya indireceğiz.
Hep beraber yapacağız bunu. Niçin yapacağız? Çocuklarımız, gençlerimiz için.
Kutuplaşan bir toplum istemiyoruz, kavga çıkaran bir toplum istemiyoruz.
Herkesin kimliği kendi şerefidir, herkesin inancı manevi dünyasının
zenginliğidir. Herkesin yaşam tarzı saygı duyduğumuz bir şeydir. Dolayısıyla
bunlar siyaset konusu olmamalı. Siyaset konusu ne olmalı? Neden benim çocuğuma
17 yıldır yurt yapılmadı, neden yollarım hala iyi değil, neden okulum hala iyi
değil, neden dershanelerden sağlıklı bir şekilde yararlanamıyorum, neden verdiğim
verginin hesabını bir türlü alamıyorum?
Sevgili
gençler, hepiniz vergi veriyorsunuz. Sakız alırken vergi veriyorsunuz, otobüse
binerken vergi veriyorsunuz, ekmek alırken vergi veriyorsunuz, dolmuşa binerken
vergi veriyorsunuz. Şimdilik vergi vermediğiniz sadece teneffüs ettiğimiz hava.
Ona da vergi gelir mi gelmez mi şimdilik bilmiyoruz. Ama vergi veriyorsanız,
parayı harcayanların yani sizin ödediğiniz vergileri, bizim ödediğimiz
vergileri harcayanların bize, yani size hesap vermesi lazım. Siz şu kadar vergi
verdiniz, ben bu vergilerle şunu, şunu, şunu ve şu fiyata yaptım demesi lazım.
Yani maliyeti de size söylemesi lazım. Sizler üniversitede okuyorsunuz,
geleceğimizsiniz. Bu gerçeklerden yola çıkarak daha düşünün, daha sağlıklı bir
Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz. Bunu yaptığımız zaman göreceksiniz o zaman
cumhuriyeti kuranlar, bu ülkeyi bize emanet edenler mezarlarında rahat
uyuyacaklardır ve onlar diyecekler ki, biz cumhuriyeti kurduk gençlere emanet
ettik. Onlar bizim geleceğimiz, bizden sonraki kuşakların da geleceği
olacaklardır.
Size yürekten
güveniyorum, size, ailelerinize selamlar, saygılar sunuyorum. Hepinize yürekten
selamlar, saygılar, teşekkür ediyorum.
0 yorum:
Habere Yoğunlaşın
Ve Ne Düşündüğünüzü 'Bizimle paylaşın... !